Tanrı Fikrinin Kaynakları
Tanrılar hakkındaki bilgilerimizin kaynağı, milattan önceki yüzyıllardan zamanımıza kadar gelebilmiş olan yazılı destanlarla (Finlilerin Kalevalası, Hintlilerin Veda ve Upanishad ve öteki kutsal destanları, Cermenlerin Nibelüngen ve Lohengrini ile Helenlerin Odessa ve İliada'sı vb..) yazılı ve yazısız anıtlarla taşınabilen ve taşınamayan antik eşyalardır.
Mitoloji vasıtası ile hemen her kavmin inanmış olduğu mistik güçlerin -adları başka başka olsa da- küçük farklarla birbirlerine özdeş olduklarını, bunların insanlarınkilere benzeyen eğilimler, ihtiyaçlar ve tutkularla hareket ettiklerini öğrenmekte olduğumuz gibi, Tanrılar alemiyle insanlar alemi arasında paralel ve genel bir benzeşimin de bulunduğunu anlıyoruz. Bu itibarla, mitolojik tanrılar insan kılığına girmeden evvel bile insanların ruhsal yapısını yansıtmakta idiler; yani totemler, fetişler, Mana, hayvan tanrılar bile insanların birbirine yaptıkları, birbirlerinden bekledikleri eylem ve davranışlarla hareket etmektedir.
İnsanlar doğa yasalarını bilmemekten doğan korkuları özellikle ölüm korkusunu yenmek için, baş edemediği, yenilgiye uğratamadığı olay ya da varlıklar karşısında sığındığı, kendisinden çok yüce varlıklar yaratmışlardır. Toplumsal duygu ve inançların ürünü veya nedeni olan ortaklaşa ihtiyaç ve heyecanlar, bağıcılar ve rahipler gibi özel yaradılışlı kimselerin telkin ve girişimleri arasında din kurumu oluşmuş, bu sezilen ya da imgelenen yani insanın kendi yaratmış ve tasarlamış olduğu güçler somut biçimlerle nesnelleştirilmişlerdir.
Sosyoloji çeşitli dinlerin çağlar boyunca nasıl kurulduklarını ve tanrı kavramı bakımından nasıl geliştiklerini incelemiş, ilkel topluluklardaki gizli kuvvet, büyü kavramının aminizm'e (iradeli fakat pek az kişiselleştirilmiş ruhlara inanç) dönüştüğünü sonra fetişizm çağının (aminist fikirlerin belirli, imal edilmiş nesneler, putlar üzerinde toplanması ve insanların gizli bir güç taşıdığına inandığı bu nesnelere tapması) geldiğini, bunu çoktanrıcılığın (putlara mal edilen güç ve kişiliğin insana benzeyen fakat ondan çok daha üstün, görünmez, ölümsüz olan ve ayrıca da insanların erişemeyeceği yerlerde oturan varlılara aktarılması) tektanrıcılığın (bütün nitelikleri kendisinde toplayan tek bir Tanrı fikri) ve Tanrı ile evreni birleştiren hep tanrıcılığın (panteizm) izlediğini göstermiştir.
Ruhçu ve idealist açıklamaya göre dinler Tanrı fikrinden doğmuştur. Tanrı fikri de herhangi bir dünyevi varlık veya nesneye bağlanamayacağı için doğrudan doğruya Tanrıdan gelmiştir. Dolayısı ile Tanrı fikri incelenince bu fikrin bağlı olduğu varlığa yani Tanrının kendisine, varlığına ve niteliklerine ulaşmak mümkündür.
Tanrı inancı ile din inancı arasında zorunlu bir ilişki yoktur. Zira tanrısız dinler olduğu gibi gerçek dinle ilgisi olmayan tanrılar da vardır. Buda ve Konfüçyus gibi giderek din halini almış öğretilerde açıkça Tanrı yoktur. Bir vahye dayanmayan dinlerin ise türlü tanrıları vardır. Peygamberlerin getirmiş oldukları dinlerin tanrı hakkındaki bildirileri de başka başka özellikler taşımaktadır. Bu konunun türlü kavimlerdeki gelişimine dikkat edilirse insanın tanrılaştırmadığı hiç bir nesnenin mevcut olmadığı görülür.
Mistikler de bu hakikati birtakım romantik ve melankolik duygular içerisinde daha açık ve cesur bir inançla itiraf ve ifade etmişleridir. Mesela Mevlana "Eğer sureti olmayan sevgilinin suretini görecek olursanız, efendinin de kölenin de sizin kendiniz olduğunu anlarsınız, zira her cüz, küllün aynı oldu ve cüzler baştan başa kül oldular." demekle panteistik bir görüşle Yaradan'la yarattığının birlik, tümellik ve özdeşliğini savunmuş olur.
İnsanların tanrı saymadıkları hemen hemen hiçbir şey yok gibidir ve tanrılara yükletilmiş olan nitelikler, benzetme ve mubahla etme yoluyla elde edilmiş olan tabii ve beşeri kuvvetlerden başka bir şey değildir. Yani insanoğlu kendi iyi ve kötü alışkanlıkları ile eğilimlerinin hepsini tanrılarına da yüklemiş ve onları kendi suretlerinde ve kendilerine benzer fakat üstün varlıklar olarak kutlamışlardır.
Dinlerin Tarihi ve Gizemcilik,Timothy Freke & Peter Gandy
Dinler Tarihi, Felicien Challaye
Tanrının Tarihi, Karen Amstrong
Tanrı Anlayışı, Cemil Sena
Düşünce Tarihi, Orhan Hançerlioğlu