Tanrı Kavramı

Genel bir tanımla nitelenen bir tanrı tasarımı her zaman ve heryerde geçerli değildir.İnsan kafasının ürünü olan tanrılar, çeşitli yer ve çeşitli zamanlara göre çeşitli niteliklerde tanımlanmışlardır. Örneğin bütün tanrılar doğaüstü değildir; hayvanlar, bitkiler, hükümdarlar tanrı sayılmışlardır.Toplumbilimci Durkheim, ilkellerin tanrıları için "Kabile tanrısı yüksek bir mevkie ulaşmış bir ata ruhundan başka birşey değildir." der.

Buna karşı tinsel varlık kavramı da bütün tanrıları tanımlamaz, tinsel olmayan birçok tanrılar vardır, örneğin Yunan tanrıları tinsel değildir, ölümlü kadınlarla birleşirler ve çocuk yaparlar. Yunan tanrıları bedenlidir, öldürülebilirler. Yahudiliğin ruh-tanrısı bile Yakub'la güreşir ve ona İsrail(tanrıyla güreşen) adını koyar.(Bk.Tekvin. bölüm 32,24-28).

Mısır tanrısı Osiris'in bedenini kardeşi Seth ondört parçaya bölüp, her parçayı Mısır'ın ayrı bir bölgesine atmıştır. Osiris'in oğlu Horus ile amcası Seth döğüşürler ve biri öbürünün gözünü çıkardığı gibi öteki de onun erkeklik organını koparır. Ölümsüzlük de birçok tanrıların ortak niteliği olamaz, İskandinav tanrılarının çoğu ölümlüdürler.

Koruyuculuk da genel bir tanrı niteliği değildir, çeşitli mitolojilerde birçok tanrılar insanı korumazlar ya da belli bir kavmi kayırırlar hatta kötülük ederler, insanlar da onların kötülüklerine uğramamak için onlara tapınırlar.

Saygınlık da genel bir tanrı niteliği sayılamaz. Gılgamış destanında Sümer tanrıları için "Tatlı kokusunu alınca adağın başına sinekler gibi üşüştüler." denir.

Bundan başka Gılgamış tanrıça İştar'la alay eder ve ona olmayacak şeyler söyler. Bunun sonucu olarak eleştirilmez üstün'lüğün de bir genel tanrı niteliği olmadığı açıktır.

Tanrı Anu kendisine Gılgamış'ı şikayet eden kızı tanrıça İştar'a şöyle der; "Kral olan Gılgamış'la kavga edersen o da elbette senin iğrenç davranışlarını, tiksinti verici ve çılgınlık dolu işlerini yüzüne vurur." Tanrı Anu'nun bu sözlerinden tüm us'luluğun da genel bir tanrı niteliği olmadığı anlaşılmıştır.

Gene Gılgamış destanında belirtildiği gibi korkusuzluk da genel değildir, kendilerinin buyurduğu ünlü tufan başlayınca tanrılar "korkudan dehşete kapılarak göğün en yüksek katına kaçarlar.

Yunan tanrıları dilediklerini yapamazlar, kadere bağlıdırlar, Sophokles ünlü trajedisinde şöyle der "tanrılar bile kaderlerine karşı koyamazlar."

Göksellik de genellenemez. Çeşitli mitolojilerde birçok tanrılar yeryüzünde yaşarlar, ağaç ve hayvan tanrılar bir yana birçok göksel görünüşlü tanrılar bile Olimpos gibi yeryüzünün yüksekçe bir dağında yaşarlar.

İlksizlik de genel bir tanrı niteliği değildir, örneğin eski Mısır inançlarında evren ilkin bir bataklıktır ve bu bataklıkta yılanlarla yumurtalar vardır, tanrı Ra bu yumurtalardan doğar. Bu tasarım bütün tanrıların yaratıcı olmadıklarını da göstermektedir, başta Yunan tanrıları olmak üzere birçok tanrılar evreni yaratmamış, evren tarafından yaratılmışlardır.

Görüldüğü gibi tanrılar, insanlar tarafından genellikle sadece kendilerinden üstün, gerektiği zaman başvurup yardım dileyebilecekleri, onlara yalvarıp yakarmakla birçok sorunlarını çözümleyebilecekleri varlıklar olarak tasarımlanmışlardır.

Bu tasarımlar giderek soyutlanmış ve tektanrıcı dinlerin soyut tanrı tasarımına ulaşılmıştır.Anaerkil toplumların büyük tanrıları dişi, babaerkil toplumların büyük tanrıları erkektir.

Back ] Home ] Up ] Next ]