Mısır Mitolojisi Genel Hatları

İnsanlar MÖ V.binyılda Nil kıyılarına yerleşerek ırmak boyunca siyasi oluşumlar kurdular. Mısır'ın birliği sağlandıktan sonra bunlardan her biri eyalet veya nomos haline geldi. Her eyalet kendi yerel tapınaklarında eski kimliğine ait tanrılarını korudu ve saygı gösterdi.

Tanrılar çoğunlukla hayvanlardan oluşuyordu veya hayvan görünümündeydiler. Ayrıca ağaç veya yıldırım gibi evrensel güçlerin simgelediği tanrılar da vardı. Bu tanrılar Mısır tarihi boyunca yerel düzeyde varlıklarını korudular. Ayrıca yer değiştirdiler ve iç içe girdiler. Nitekim imparatorluk tanrısı Horus hem savaşçı hem de yönetici bir şahindi. Osiris, Hathor gibileri ise çok yönlü çocuk tanrılardı. Bazı tanrılar özgün karaktere sahip oldular.

Ülkeye firavun veren nomosların tanrıları bütün Mısır'ın da tanrıları haline geldi. Heliopolisin Güneş tanrısı Ra genelleşen ilk tanrı oldu. Teb firavunları Amon'u benimsettiler, iki tanrı kaynaştı ve ortaya Amon-Ra çıktı. Uzmanlar tanrısal soy zincirlerinin tarih boyunca hareketli olan ailelerden oluştuğunu düşünürler. Bu ailelerden yalnız biri evrensel saygı gördü. Bu aile Abydos tanrısı Osiris, eşi İsis ve oğulları Horus'dan oluşuyordu.

Mısırlılar dini yaşamları içerisinde dinlerinin gereklerini özellikle nomos çerçevesi içinde uyguluyorlardı. Az sayıda tanrıya özen göstermekteydiler. Bunlar arasında birkaçı bütün Mısırlılarca paylaşılıyordu. Osiris bunlardan biriydi. Yüzlerce tapınaktaki tapınma biçimlerini ve ilahiyat sisteminin karmaşıklığını, firavun ve çevresindeki bilginlerin dışında kimse anlamıyordu. Halk yalnızca yerel tanrılara ve özellikle kutsal hayvanlar gibi varlığına alışık olduğu tanrılara tapıyordu.

Gizli güçlerin tam insan biçimine girmeleri daha çok İyonyada gerçeklenmiştir. Antikçağın din sistemlerinden hiçbiri tek bir ilahi varlık arama girişimlerine yabancı değildi ve birçok tanrı, bu ilahi varlığın farklı ifadeleri olabilirdi. Mısır'da bu kuralın dışında değildi. Bir Mısır metni: "Tanrı kendisi için bir şey yapanı bilir" der. Tek Tanrı düşüncesi de eski Mısırda Firavun Amentep IV tarafından denenmiştir. Fakat Aton adı verilen bu tanrı, gerçekte imparatoru temsil etmekte olduğundan kitaplı dinlerin savunduğu tek Tanrının tüm niteliklerine sahip değildir. Bu dinde tek tanrı Aton veya Aten'dir. Bu tanrı, uçlarında birer el bulunan şualar neşreden bir güneş şeklinde gösterilmektedir. Kral ve kraliçeye uzanan eller bir ankh sembolü tutmaktadır. (Ankh sembolü üst tarafı yassı bir daire olan bir haç şeklindedir ve ebedi hayatı remzeder.) Kral ve kraliçe Tanrı ile bir tutulduğundan Ankh yalnız onlara yönlendirilmiştir. Aynı sülaleden olan ve krallığın transmisyonunda hak sahibi prensesler bile bu haktan mahrumdur. Amarna doktrini bu şekilde Tanrının insanlığa her gün iki şekilde görünmesini kabul eder: Hayatın menşei olan güneş ve akabinde oğlu olan Kral. Her ikisi sabah şafak vakti doğar ve insanlığa görünürler.

Aton devrinde Mısır'da birçok mabet inşa edilmiş ve en muhteşemleri Akhenaten şehrinde bulunmaktaydı. Bu mabetlerin özelliği damlarının bulunmamasıydı. Böylece güneş bütün varlığı ile mabedin içini aydınlatıyor ve varlığını hissettiriyordu. Bu mabetlerde törenler güneşin doğuşunda ve batışında icra ediliyordu. Aynı zamanda büyük rahip unvanına sahip olan kral bu törenleri bizzat idare ediyordu. Kraliçe de ona refakat ederdi. Törenin devamında Aton'a olan saygının nişanesi bir ilahi terennüm edilir ve sonunda Akhenaton ile Nefertiti, Tanrının ismi yazılı bir parlak yüzeyli levhayı bir tepsi üstünde ve yukarıya doğru kaldırarak törene iştirak edenlere gösterirlerdi. Böylece levhada ismi yazılı olandan başka bir tanrının mevcut olmadığı cemaate hatırlatılırdı.

IV.Amenofis güneşte görülen Aton'u tek tanrı ilan ettiğinde bu girişimi Mısırlılarca desteklenebilirdi. Ama adını Akhenaton olarak değiştiren ve yeni başkent Amarna'yı kuran bu firavun Amon'un ve Teb'in güçlü ruhban sınıfının vesayetinden kurtulmak istedi. Aton çok yeni bir tanrıydı ve birçok Mısırlının bilinçli veya bilinçsiz benimsediği tanrı niteliğinden yoksundu. Ayrıca tanrısallaşmış çeşitli görüntülerle her yerde varolan bir varlıktı. Güneş'e tapmayı yaygınlaştırmak isteyen bu tektanrıcılık girişimi firavunun ölümünden sonra tarihe karıştı.

 

Mısırda Ölüm Sonrası Fikri, E.A. Wallis Budge

Dinlerin Tarihi ve Gizemcilik,Timothy Freke & Peter Gandy

Dinler Tarihi, Felicien Challaye

Tanrının Tarihi, Karen Amstrong

Back ] Home ] Up ] Next ]