Gılgamış Efsanesi

Bu hikaye şehir devleti Uruk'un yöneticisi olma görevi biçilen Gılgamış'ın yaşamındaki değişikliklerle ilgilidir. Gılgamış, genç, güçlü ve her şeyden önemlisi zeki bir yöneticidir. Yeryüzünde Gılgamış'a denk güç ve kapasitede hiç kimse yoktur ve bu durum Uruk halkını rahatsız etmeye başlamıştır. Çünkü Gılgamış'ın yalnızlığını paylaşacağı birine ihitiyacı vardır. Bunun üzerine Uruklular Gılgamış'a eşit güçte birini yaratmaları için tanrılara yalvarırlar. Böylelikle bir parça da olsa huzura kavuşabileceklerdir. Tanrılar bu serzenişlere Gılgamış'ın kopyasından Enkidu'yu yaratarak yanıt verirler. Enkidu, güç, yaş ve zeka bakımından Gılgamış'la aynı düzeydedir. Bir şehir sakini olması dışında. Enkidu hayvanların ona arkadaşlık ettiği yabani bir ortamda dünyaya gelmiştir.

Gılgamış çok geçmeden Enkidu'nun varlığından haberdar olur ve onu şehre getirmenin yollarını aramaya başlar. Bir avcı ve bir fahişe Enkidu'yu baştan çıkarıp yakalamak için şehrin dışına gönderilirler. Ve bunu başarırlar da. Fahişe cinsel cazibesiyle Enkidu'nun aklını başından alır ve altı gün yedi gece onunla beraber olduktan sonra, kendisine başından beri eşlik eden hayvanlar Enkidu'dan uzak durmaya başlarlar. Enkidu onları işitme ve konuşma becerisini yitirmiştir. Bunun üzerine fahişe ona kendi arkadaşlığını sunar ve ona giysiler verir. Ardından şehre doğru yola çıkarlar. Şehre vardıklarında Gılgamış'la Enkidu yumruk yumruğa kapışırlar. Dövüşten Enkidu galip çıkar ama Gılgamış bu zaferle kendisine eşit güçte birinin olduğunu anlar ve Gılgamış'la Enkidu arasındaki dostluk bağları böylelikle kurulmuş olur.

Hikayenin sonrasında Enkidu ve Gılgamış'ın Huvava adlı devi (ya da canavar) yok etmek için yabani topraklara çıkışları anlatılır. Gılgamış şehre döndüğünde gök tanrısı Anu'nun kızı, İştar tarafından ayartılır. Tanrıça, evlenme vaadi için Gılgamış'a elini uzatır. Gılgamışın bunu kaba bir şekilde reddetmesi üzerine öfkelenen İştar Gılgamış'tan intikam almanın yollarını aramaya koyulur. Uruk'u silip dümdüz etmesi için cennetten bir boğa gönderir fakat yiğit Gılgamış bu işin üstesinden de gelir.

Bu olayın üzerinden çok geçmeden, Enkidu hastalanıp ölür. Yeryüzündeki canlı-cansız tüm varlıkların sahibi Gılgamış bu olayla ölüme karşı çaresiz olduğunu anlar. Atası, Utnapiştim'den sonsuz yaşamın kaynağının ne olduğunu öğrenir ve onu aramak için yollara düşer. Başından geçen yedi serüvenin ardından Utnapiştim'in uzak bir adadaki evine varır. Büyük Tufan'dan geriye tek sağ kalmış insan olan Utnapiştim, Gılgamış'a yeraltındaki tatlı sularda, Apsu'da büyüyen dikenli bir bitkinin sonsuz yaşamın kaynağı olduğu açıklar. Gılgamış suya dalar ve bitkiyi kökünden koparıp alır, ancak dönüş yolculuğu sırasında bitki bir yılan tarafından yenir. Bu da yılanların sonsuz yaşama sahip oldukları inancının doğmasına neden olmuştur.

Enuma Eliş ve Gılgamış mitosları, bize insan yaşamında ölümün ne kadar önemli bir yer tuttuğunu hatırlatır. Enuma Eliş'in ölümü neticesinde yeni bir kainat yaratılır; Gılgamış'ta ise ölümün her zaman yanı başımızda olan kaçınılmaz bir gerçek olduğunu anlarız. Her ikisinde de ölümün, insanınoğlunun kontrol sınırlarının çok ötesinde bir durum olduğu vurgulanır.

Back ] Home ] Up ] Next ]